cCc
  Yöresel Halk Hekimligimiz
 
YÖRESEL HALK HEKİMLİGİ
Isparta’da diğer sahalarda olduğu gibi hastalıkların tedavisi konusunda da halk inançları olarak bir takım pratikler görülmektedir. Bu tür pratikler Anadolu’nun diğer bölgelerinde de aynısıyla veya benzeriyle yaşatılmaktadır.

Büyük yerleşim yerlerinde her hangi bir rahatsızlığı olan, önce faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarına başvururken bu durum küçük yerleşim merkezlerinde değişmektedir. Köylerde bilinen geleneksel tedavi şekillerine rastlamak daha çok mümkündür. Bazı hastalıklar için kendisine "Ocaklı" denilen kişilere müracaat edilir. Bazı basit sayılan hastalıklar için ise, ferdi pratikler tedavi olarak uygulanmaktadır. Ocak tedavisinden sonuç alınmadığı veya ferdî pratikler yetersiz kaldığı takdirde modern tıbbın icra edildiği hastanelere ve doktora gidilmektedir. "Ocaklı" kelimesi bir veya birden çok hastalığı sağaltma gücüne sahip, hastalığı iyileştirme yöntemlerini bilen, "Eli sebepli" kişi karşılığında kullanılmaktadır. Ocaklık yeteneği akraba çevresinden uygun birisine veya bu işi başarabileceğine inanılan kimseye el verme işlemi ile geçer. Yörede Ocaklı olan şahıs, yaşlanınca seçtiği adaya "Bundan sonra elim sende" der ve bununla yetinmeyerek hastalığa dair her türlü bilgi ve tedavi şeklini ona aktarır. Ocaklının kendisine de bu yetenek aynı şekilde geleneksel olarak aktarılmıştır. Ocaklıya giderek şifa bundadır umuduyla yapılan tedavi şekline "Irvasa" denilmektedir. Bu ırvasadan başka türbe ve yatırlara giderek adakta bulunmak ile "Nefes ettirme", "Okutma" gibi diğer tedavi şekillerine de başvurulduğu görülür. Türbe ve yatırlara giderek hastalıktan kurtulma dilekleri hakkındaki bilgiler "Adak" kısmında verilmiştir. Baş ve karın ağrısı, sayıklama, cilt kızarıklıkları, tekin olmadığı söylenilen, pis ve karanlık yerlerden geçerken ve çişini yaparken ağzı burnu çarpılanları "Nefesi bire birdir" diye bilinen hocalara ve yaşlılara götürülür. Yörede, geleneksel olarak Ocaklıların tedavi ettiği hastalıklar ve tedavi şekilleri şunlardır:

1. Ağrılar-Sızılar: Başım çatlayacakmış gibi ağrıyor, belime çivi saplanmış gibi bir ağrı girdi diyenlere, birisi ucu sivri bir bıçak alır, hastanın yanına sokulur. Acımasızca hastanın ağrıyan yerine bıçak saplıyormuş gibi yapar. Baş ağrılarına karşı çiğ patates dilimlenir, tuzlanarak, başa sarılır.

2. Arpacık ve Siğil: Yörede, arpacık en yaygın olarak "İt dirsek" şeklinde bilinir. Arpacık göz kapağında çıkan bir sivilcedir. Bu hastalık karşısında "Ocaklı" denilen kimselere gidildiği de görülür. Siğiller ise ellerde çıkan bir hastalıktır. Ocaklı elde veya gözde bulunan siğil sayısınca hastadan buğday isteyerek Çarşamba günü gelmesini söyler. Ocaklı her buğdaya besmele ile kırk defa İhlâs suresini okuyup buğdayları bıçakla, tahta ile veya havanda demir ile ezerek bir bezin içine koyar. Bu bez su akan bir yerde, suyun altındaki toprağa gömülür. Buğdayların çürümesi ile hastalığın geçeceğine inanılır.

İt dirseği olan kişinin yüzü yere yatırılır, gözünün üstüne bir ekmek konur. Bir köpek getirilerek bu ekmek gözün üstünden aldırılırsa it dirseği iyileşir, yok olur.

Elinde siğil olan kişi ilkbahar mevsiminde bir incir ağacından kopardığı yaprağın sütünü siğillerin üstüne sürerse siğiller iyileşir.

3. Bronşit: Bronşit olan küçük çocuklar için keten tohumu ezilerek sütle pişirilerek çocuğun göğsüne ve sırtına sarılır.

4. Çıban: Yüzü çıbanlarla dolu bir kişinin yüzüne karşı birisi çakmağına çakarak “Atmış, yetmiş, çıkmış gitmiş!” derse yüzdeki çıbanlar iyileşir. Hoca bir çıbanın üstüne okur ve püüüh! diye tükürürse çıban iyileşir, yok olur.

5. Felç: Halk arasında felç hastalığına “Nüzul” denir. Felçli hastaya bir Cuma günü, okunan ezan ile verilen selâ arasında bal yedirilirse felçli hasta iyileşir.

6. Göğüs şişmesi: Çocuk sütten kesilince genellikle annelerin göğüsleri şişer. Bu durum karşısında asma yaprağı tuzlanarak göğüsün üzerine konulur. Yaprak sütü yakar, göğüs ağrısını geçirir. Eğer normal zamanda göğüs şişerse göğüs lavaboya sarkıtılır ve üzerine tarak sürülür. Böylece şişlik lavabodan akıp gider.

7. Göz Hastalığı: Bir insana göz akı inince, bir kör kuyudan alınan su göze damlatılırsa inen göz akı kaybolur.

8. Kırık ve Çıkıklar: Kırık ve çıkık işlerine bakan kimselere "Kırıkçı-Çıkıkçı" denilmektedir. Bu ad babadan oğula, anadan kıza aktarılan bir eğitim içinde gerçekleştirilir. Bu geçişte Ocaklı, aile dışından birisi olacaksa bu yeni adaya el verilir. Kırıklarda; sabun rendelenerek yumurta ile "Lök" veya "Yumurta Lökü" denilen ilaç yapılır ve bu ilaçla kırık bölge sarılır. Bu sargı yaklaşık bir hafta kaldıktan sonra iyileşme olup olmadığı anlaşılır. Çıkıklarda ise, çıkık kısım ovularak ve çekmek suretiyle yerine getirilir. Kırıkta olduğu gibi buna da "Lök" sarılır. Sabun ve yumurta karışımı donunca alçı görevini yapar ve kırık bölgenin bilinçli veya bilinçsiz hareket etmesini önler. Bu tedavi şekli gerçekçi, akılcı yöntemlerle deneme-sınamaya dayanmaktadır.

9. Kuduz: Kuduz hastalığından korunmak için dağlama (parpılama; demiri ateşte kızdırıp insanın dilinin altındaki siniri yakma) işlemi yapılır.

10. Sarılık: Hasta olan kişinin gözleri sararmış ve yüz rengi değişmiş bir vaziyettedir. Halsizliğe düşen hasta, kadın veya erkek ocaklıya getirilir. Ocaklı, hastanın alın bölümünü ustura veya jiletle çizerek kan akıtır.

11. Sıtma: Dere Mahallesi’nin batısında “Andık Deresi” diye bilinen yerde var olan su eskiden sıtma hastalığına iyi gelirmiş. Temiz bir tasa doldurulan suyun içine 40 tane yıkanmış taş konur ve bu suyla çıplak vücut tertemiz yıkanır. Sonra da dua ile kalın bir elbise giyilir veya örtülere sarılınır.

12. Temre: Elde, yüzde ve vücudun değişik yerlerinde kırmızı kırmızı kabarcıkların çıkmasına yörede "Demriye" adı verilir. Ocaklı, hastanın yaraları üzerine üç ihlas bir fatiha okur ve yaraya tükürerek eliyle dağıtır.

Vücutta çıkan bu kızarıklara karşı Gelendost'un Köke Köyü'nde "Bezeme" yapılmaktadır. Bezemeci tarafından köyde bulunan kırmızı renkteki topraktan suyla bulamaç hazırlanır. Su ve toprak karışımından oluşan bu bulamaç hastanın hasta bölgelerine elle sürülür. Ocaklı hastaya bir hafta süre ile ekşi, soğan, bulgur pilavı, turşu ve biberli yemekler yememesini öğütler, bundan sonra bu kızarıklar kaybolur.

Ş.Karaağaç'ta "Fatma Anamızın Eli" denilen kadınlar, hastanın kaşınan yerlerine tükürüp "Enginlere, dağlara taşlara" der ve tuzlanmış kuru soğanı sürerler.

13. Bel Çekme ve Bel Ağrısı: Ocaklı, hastayı yere yatırıp belin en alt kısmından başlayarak, parmakları ile eti sıkıca tutup yukarı doğru çeker. Böyle bir müddet yaptıktan sonra hasta yüz üstü biraz dinlenir. Daha sonra hastaya "yakı" denilen eczaneden alınmış madde sarılır.

Bel çekmede diğer bir yol da, hastanın boynundan çekilerek yapılan harekettir. Tehlikeli bir yol olan bu tedavi şeklinde Ocaklı hastayı yere yatırıp üzerine çömelir. Elinde yazma veya sofra bezi gibi bir örtü ile hastanın boynundan geçirerek örtüyü, iki ucundan kendine doğru çeker. Böylece hastanın beli çekilmiş olur.

14. Ocak Geleneği Dışında Kalan Tedaviler: Ocakların dışında bazı hastalıklar için şu tedaviler uygulanmaktadır:

- Bazı Çocuk Hastalıkları: Rahatsızlanan çocuklar konuşamadıklarından dolayı ellerini ağrıyan bölgeye götürüp ağlayarak rahatsızlıklarını belli ederler. Bebeklerin kulakları ağrıdığında kuru soğan ezilip suyundan iki damla kulağa damlatılır. Bundan başka annenin sütü az su ve tuz ile sulandırılıp bir kaç damla kulağa damlatılır. Karnı ağrıyan çocukların karnına kekik yağı sürülür. Yalvaç'ta yumurta tavada pişirilip hamurla birlikte karına sarılır. Sütçüler'de ebe gümeci otu un ile birlikte pişirilerek karına sarılır. Yukarıda belirtilen tuz, Türk folklorunda birçok pratiğin içinde koruyucu veya tedavi edici fonksiyonlarıyla girmiş sihirli bir öğedir.

- Göbek Düşmesi: Göbek üzerine sabun sarılır.

- Kulunç Çekme: Kişinin terleyip soğukta kalarak hastalanmasına "Kulunç" denilir. Yağ ile hasta bölge ovulur. Bundan başka; çay bardağının içine hafifçe alkolle ıslatılan pamuk konularak kibritle yakılır ve ağrıyan bölgeye kapatılır. Buna "Kupa Vurma" denilir. Bir müddet sonra bardakların içi deri ve etle dolar. Daha sonra bardak kendiliğinden ayrılır.

- Böbrek hastalığı: Bol limon suyunun içine yeni çıkmış sıcak yumurta atılır ve bir gün bekletilir. Bir gün sonra yumurta kabuğuyla eridikten sonra süzülerek suyu içilir. Bunun böbrek ağrılarına ve taşlarına iyi geldiğine inanılır.

- Yılan ve Böcek Sokmaları: Zehirlenen bölge jiletle veya bıçakla biraz kesilir ve ağız ile emilir. Bir tas süt konularak emilen kan bunu içine tükürülür. Sütün rengi değişip "kesildiği" zaman süt değiştirilir. Sütün kesilmesi bozuk sütün dibe çökmesi gibidir. Ne zaman süt kesilmezse emme işi o zaman biter. Sonra hastaya ayran içirilir. Arı sokmalarında çamur veya yoğurt sürülür.

- Burkulmalar: Ayak veya kol burkulmalarında et dövülüp sarıldığı gibi, soğan pişirilip sıcak sıcak sarılır veya kuru üzüm ezilereksarılır.

- Baş Ağrısı: Patates veya soğan çiğ olarak başa bağlanır.

- Şifalı Otlar: Yörede şifalı olduğuna inanılan ve tedavi amacıyla kullanılan bitkiler şunlardır.

Adaçayı: Mide ağrılarında ve soğuk algınlıklarında çay gibi kaynatılıp içilir.

Arpa: Siyah arpa kaynatılarak suyu içildiğinde böbrek taşını döktüğü gibi harareti yükselen kimselere de iyi gelir.

Ayrık Otu: Kökü kaynatılıp soğuk içildiğinde idrar zorluğuna iyi gelir.

Ayva Yaprağı: Ayvanın yaprağı ve çekirdeği kaynatılıp çay gibi içilirse öksürüğe iyi gelir.

Ceviz: Mide için yaprakları dövülüp veya kaynatılıp içilir. Balgam sökmesinde kaynatılmış yaprağın suyu içilir.

Dut: Aç karnına bir miktar yenilirse bağırsaklardaki solucanları düşürür.

Elma: Öksürük için külde pişirilip ılık olarak yenir. Boğaz ağrılarında kaynatılıp suyu içilir.

Gül: Kabızlık için yapraklarından reçel yapılır.

Isırgan Otu: Mide ağrısında yaprağı kaynatılıp içilir.

Mürver Çiçeği: İlkbaharda çiçeği toplanır. Çay gibi kaynatılır, içilirse öksürüğe iyi gelir.

Papatya Çiçeği: Kabızlık ve asabî hastalıklarda kaynatılarak suyu içilir.

Sarımsak: Kulak ağrılarında bir diş sarımsak külde pişirildikten sonra zeytinyağına batırılıp kulağa konulur.

Sütleğen: Sütü çıkarılarak siğillerin üzerine konur. Görüldüğü üzere şifalı bitkiler çoğunlukla kaynatılarak suyu içilmek suretiyle ilaç mahiyetinde kullanılmaktadır.

 
   
 
   

Sigaraya  Hayir



IP adresi

Bilgileriniz sistemimize kaydedilmektedir.

|| C ¤ ||ÖZKAN CENGİZ ||C ¤ ||SEVDAMIZ ISPARTA İLİ YALVAÇ İLÇESİ TIRTAR KÖYÜ ||C ¤ || http://www.tirtar.tr.gg || C ¤ || Ziyaret ETTİGİNİZ İÇİN TEŞEKÜREDERİM. || C ¤ ||

||C ¤||Aşağı TIRTAR KÖYÜ VE Yukarı TIRTAR KÖYÜ WEB SİTESİ SAYGILAR VE SEVGİLER TÜM HEMŞERİLERİME ||C ¤ ||

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol